Üç yıl önce “Ümmete Barış Çağrısı” ve “Herkes Sussun, Ezan Konuşsun” daveti ile başlattığımız Haram Aylarda Barışa Doğru Bir Adım çağrımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bu akşam 1 Recep (1439), müslümanları barışa davet eden Haram Ayların başlangıcı.
Haram sözcüğü saygın/dokunulamaz anlamındadır. Bütün aylar can ve mal dokunulmazlığına riayet gereken aylardır. Fakat özellikle bu dört haram ay, içinde çatışmalara/düşmanlıklara hiç mi hiç yer verilmemesi, barış şartlarına daha özenle uyulması bir Müslüman için imanın gereğidir.
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’deTevbe sûresinin 36. ayetinde haram ayları ve bu aylardaki barışın evrenselliğini açıklamaktadır. Bu âyet-i kerîmede Rabbimiz meâlen şöyle buyurmaktadır:
“Allah katında, Allah’ın koyduğu yasaya göre, gökler ve yerin yaradılışından bu yana kameri ayların sayısı on ikidir. Bu on iki aydan dördü haram aylardır. Siz bu aylarda (Rabbinizin buyruklarına karşı gelerek) nefislerinize zulmetmeye kalkışmayınız…”
Müslümanlar, bu hususu ihlal etmesi dolayısıyla hüsran içerisindedir. Bu yüzden haram ayların yer ve zamanına riayet etmemiz; Allah’ın kurduğu düzeni mecraından çıkarıp, göklerde ve yerlerde fesada sebebiyet vermekten uzak durmamız elzemdir.
Rabbimizin bizden istediği barış ve huzur iklimini oluşturmak için bu ayları, Yüce Kitabımız Kur’an’a ve Sünnete göre icra etmeye çalışmak ve bu Recep ayından başlayarak yeryüzünü Selam Yurdu haline getirmeye gayret etmek tüm müslümanların zaruri mesaisidir.
İslam’ın ilkeleri evrenseldir. Barış ve kardeşliğe öncelik vermiştir. Bir ayette şöyle denilir:
“Ey İman edenler, Hep birlikte barışa girin. Sakın şeytanın peşinden gitmeyin; çünkü o apaçık düşmanınızdır.” (Bakara 208)
Bir başka ayette ise şöyle buyurulur:
“Kim bağışlar ve barışı sağlarsa onun mükafatı Allah’a aittir.” (Şura 40)
Konu ile ilgili hadislerde de, barışın esas alınması gerektiği (Müslim, Cihâd, 20); toplumsal barışı sağlamak için asılsız fakat arabulucu sözler söyleyenlerin yalancı dahi sayılmayacağı (Ebû Dâvûd, Edeb, 58); barışın ve kardeşlik hukukunun yara almaması için müslümanların dillerini ve ellerini kötü söz ve fiillerden korumaları gerektiği (Buhârî, Îmân, 4; Ebû Dâvûd, Cihâd, 2), temel prensipler olarak dile getirilmektedir.
İslâm’da emredilen her bir ibadetin evrensel barış ve kardeşliğe bakan bir yönü vardır. Namazın, birlik beraberliği sağladığı, orucun, aç ve susuz insanları düşündürdüğü, zekâtın, fakir ve yoksul insanlara yardımı öngördüğü, haccın, kutsal beldede çeşitli renklere ve ırklara mensup insanlar arasında gerçek kardeşlik ruhunu pekiştirdiği, hatta cihâdın bile barışı tehdit eden unsurları ortadan kaldırma maksadına yönelik olduğu dikkatlerden kaçmamalıdır.
Bu hususlarla emrolunan müslüman, bir kandil gibi yeryüzünü aydınlatan, bu sayede tüm insanlığın önündeki engelleri kaldıran-selamette olması için çalışan; en güvenilir-en emin, en güzel sözlü olan kişidir. Rabbimizin bizlere verdiği bu meziyetleri tüm insanlık için kullanmak kulluğumuzun gereğidir.
Receb, Şaban ve Ramazan.. Üç aylar diye bilinen bu aylar, Müslümanlar için bir kulluk muhasebesi, iman ve amel testi için önemli fırsatlardır. Bu mübarek aylar günahlardan arınma ve temizlenme fırsatlarıdır.
Allah Rasulü (s.a.v.) bu ayların haram olduğunu Veda Haccı’nda özel olarak vurgulamıştır. Bu aylarda Allah’ın af ve rahmeti daha da artmaktadır.
Bizler, Asma Köprü Uluslararası Öğrenci Derneği olarak, İslam Coğrafyalarında kan ve gözyaşı akmaya devam ederken, yes’e kapılmayıp kararlılıkla Müslümanlara ve tüm dünyaya bir kez daha çağrıda bulunmak istiyoruz.
Recep ayı başlangıcında, ‘‘Önce Ahlak, Yeniden Ahlak’’ düstüru ile özelde Türkiye genelde tüm Dünya Müslümanlarına Recep ayının haram aylardan olduğunu ve kardeşliğimizi ahlak nazarında gözden geçirip müslümanlar arasında kalıcı barışı tesis etmemiz gerektiğini tekrar vurguluyoruz.
Şu halde yeryüzünde barışı ve adaleti tesis etmekle yükümlü olan Müslümanların dünya barışı için harekete geçmeleri ve acilen somut adımlar atmaları gerekmektedir. Haram aylar uygulamasının hayata geçirilmesi kalıcı barışın sağlanması için çok önemli bir fırsat olacaktır.
Öyleyse gelin; dünyanın farklı ülkelerinden eğitim amacıyla ülkemize gelen Ümmetin Geleceği Misafir Öğrencilerle birlikte bu çağrımızı daha gür sesle tekrar edelim. Kan, gözyaşı ve zulüm altında inlemekte olan Ümmet-i Muhammed’in “barış” içinde yeniden “kardeş” olması, özgürlüğü ve kurtuluşu için, kavli ve fiili dualarımızla birlikte hareket edelim!